İran dünyanın en eski uygarlıkların arasında yer alıyor ve bu nedenle çeşitli iklime ve çok sayıda çeşitli ve güzel turistlik yerlere sahip olduğu için dünyanın en önemli turizm merkezlerinden sayılır. UNESCO tarafından 21 tane İran’daki “Dünyanın Uygarlık Mirası” olarak tanınan yerlerin bazıları aşağıda sıralanmışt
Taht-ı Süleyman
Taht-ı Süleyman yapıtı çevre düzlüğünden yaklaşık 20 m yukarıda doğal dağlık bölge üzerinde kuruludur. Tahran’ın yaklaşık 750 km ötesinde Batı Azerbaycan Eyaleti içinde dağlık bir bölgede bulunur. Taht-ı Süleyman yapıtı Sasaniler tarafından yapılan temel mimari unsurları kendi doğal içeriklerinden ilham alan uyumlu bir birleşim halinde birleştirmiştir. Taht-ı Süleyman mimarisi sadece İslami mimarisini değil diğer kültürleri de etkilemiştir. Tüm yapısal kalıntılar oval şekilli bir sur içinde inşa edilmiştir, dış sur 5 metre kalınlığında, 14 m. yüksekliğinde ve 1200 metrelik dış daire uzunluğu oyunca 38 savunma kulesi bulunur.
Persepolis
Persepolis İran'ın Fars Eyaleti'ndeki Şiraz şehrinin 70 km kuzeydoğusundadır. İran’ın onuru ve büyüklüğünü gerçekten gösteren yapıtı kuşkusuz Persepolis ve çevresi, Pers İmparatorluğu'nun başkenti olan Persepolis, MÖ 5.yy’da önemli bir güç haline gelerek Pers Kralı I. Dariuş (Dara) tarafından kurulmuştur. Dariuş'dan sonra tahta çıkan I. Serhas (Xerxes) ve Artakserkses (Ardaşir) şehri büyüterek çeşitli anıtlarla doldurmuşlardır. Persepolis platformu; Apadana Salonu, Taht Salonu ve Serhas Kapısı’nın Teras’ın kuzey bölümünde yapıldığını gösterir ve bu Presepolis külliyesinin resmi bölümünü temsil eder. Diğer yandan Daryuş ve Serhas Sarayı, Harem, Konsül Salonu Terasın diğer tarafında yer alır. Persepolis sonunda MÖ 330 senesinde ordusunun ana gücünü gönderen Büyük İskender tarafından yıkılmıştır.
Nakş-ı Cihan meydani
Nakş-ı Cihan Meydanı İran’ın Modern İsfahan şehri merkezinde yer alan bir meydandır. Nakş-ı Cihan 1598 yılında Şah Abbas başkenti Kazvin’den İsfahan’a taşımaya karar verdiğinde inşa edildi ve Şah ve insanların buluştuğu ana yer oldu. 89.600 m2 lik Naşk-ı Cihan Meydanı Safavi dönemden tarihi binalarla çevrilidir. Ali Kapı Sarayı batı yanında bulunurken Şah Cami meydanın güney tarafında yer almaktadır. Şeyh Lütfullah Caninin doğu kenarı İsfahan tarihi Külliyesine açılır. Dört yapıttan palasın karşında bulunan Lütfullah Cami ilk inşa edilen yapıdır. Altı katlı 48 metre yüksekliğindeki Ali Kapı’nın büyük ve kitlevi bir yapısı vardır, önündeki geniş terasın tavanı kakma işlemeli olup ahşap sütunlarla desteklenmiştir. İsfahan Çarşı Külliyesi bin yıl öncesine, Selçuklu hanedanlığına kadar uzanır ancak esas olarak Safavi döneminden kalmıştır. Tarihi bir pazardır ve Orta Doğu’nun en eski en büyük çarşılarından biridir. Eski şehirle yeni şehri birleştiren iki kilometrelik tonozlu bir caddedir. Şah Mescid’i Nakş-ı Cihan meydanının saray mücevheri olarak düşünülebilir ve Cuma namazlarının edasında çok daha eski Cami Mescidinin yerini almıştır.
Çoğa Zenbil
Çoğa Zenbil 1979 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine giren ilk İran yapıtıdır. Çoğa Zenbil MÖ 1250 yılında Kral Untaş Napirişa tarafından günümüz İran’ın Huzistan vilayetinde eski bir Elamit külliyesinde inşa edildi. Esas olarak kendi tanrıları İnşuşinak’ı onurlandırmak için inşa edilmiştir. Yapıt topluluğu Mezopotamya’nın korunmuş ve en büyük ziguratını (piramit şeklinde yapı) ihtiva eder. Tapınak Sümerlerin tanrısı İnşuşinak’la ilişkili küp şeklinde bir binanın ortasında bulunur. Ayrıca İşnikarab ve Kirişna tapınakları ziguratın kuzey batısında yer alır. Orijinalinde 60 metre yüksekliğe çıkan son iki basamak yıkıldığı için günümüzde zigurat yaklaşık 25 metre yüksekliğindedir.
İran’ın Ermeni Manastır Topluluğu
İran’ın Ermeni Manastır Topluluğu ülkenin kuzey-batısında, Batı Azerbaycan Eyaletinde bulunan Ermeni mimarisi ve dekoratif geleneğinin kesinlikle en iyi örneklerinden biridir. Yapı üç Ermeni manastırından oluşur: AzizThaddeus, Aziz Stepanos ve Dzordzor Şapeli ki bunlardan en eskisi St Thaddeus olup tarihi 7. yüzyıla kadar uzanır. Doğal felaketler ve insan unsuruna rağmen, özellikle Abbas Mirza’nın inşaat ve onarıma yardım ettiği 19. yy. başlarından itibaren pek çok kez yeniden inşa edildikleri için bu yapılar hala ayaktadır. Aslında Ermeni Manastır Yapıtları İran ve Ermeni kültür ve medeniyeti arasındaki uzun ilişkiyi gösteren tek kalıntı
Bem ve Kültürel Manzarası
Arg-e Bem İran yüksek platosunun güney ucunda, Kerman Eyaletindeki modern Bem şehrinde bulunan, dünyanın en büyük kerpiç yapısıdır. Arg-e Bem’in kökenleri Ahameniş dönemine (MÖ 6. ila 4. yy’lara) hatta daha öncesine uzanır. Hisarın yıldızının parladığı dönem önemli ticaret yollarının kavşağında bulunduğu ve ipek ve pamuklu kumaşların üretimiyle bilindiği 7.yy ile 11.yy arasındaydı. Bem hisarının şehrin planlaması ve mimarisi üzerinde önemli bir etkisi olmuştur ve planlamacı(ların) inşaa ve şehrin tüm nihai formunu henüz planlama sürecinin ilk adımından itibaren önceden gördükleri anlaşılmaktadır. 26 Aralık 2003’de hisarın ana kısmı, Bem’in diğer kısımları ve çevresiyle birlikte bir depremde yıkıldı. Bununla birlikte depremden birkaç gün sonra Hisarın eskiden olduğu gibi yeniden inşa edileceği duyuruldu. Pek çok uluslararası çaba ve işbirliğinden sonra Bem Hisarı yeniden inşa edildi ve sonunda UNESCO listesine 2013’de geri döndü.
Bisotun
Bisotun İran’ın Kermanşah eyaletinde tarihi bir ticaret yolu üzerinde yer alan arkeolojik bir alandır ve antik Pers tarihi boyunca tarih öncesi zamandan kalan kalıntılar içerir. Pers imparatorluğu’nun ve bölgedeki sanat ve yazı üzerindeki etkilerin tanıklığını yapar. En önemli anıt MÖ 521 yılında Büyük 1. Darius Pers tahtını fethettiğinde yapılan Bisotun Yazıtıdır. Yazıt 3 dil ile yazılmıştır: Elamit, Babilon ve Eski Pers dilleri. Bu Rozetta Taşı Mısırlı hiyeroglifçilere ne ifade ediyorsa onun dengidir: bu metin önceden kaybolmuş bir yazının deşifre edilmesi açısından hayatidir. Aynı zamanda Bisotun’da olan, Firdevsi tarafından Şahname’de yazılmış Ferhad adında bir adamın Kral Hüsrev’in karısı Şirin’e aşık olduğu bir darama bulunur. Efsaneye göre bu aşırılığı nedeniyle sürgün edilen Ferhad’ın su bulmak için dağları yarması gerekir, eğer bunu başarırsa Şirin’le evlenmesine izin verilecektir. Geçen yılların ardından dağın yarısını aşıp sonunda suyu bulan Ferhad’a Hüsrev tarafından Şirin’in öldüğü söylenir. Ferhad deliye döner, baltayı tepeden atar, yeri öper ve ölür. Bu baltanın nar ağacından yapıldığı ve baltayı fırlattığı yerde hastalıkları iyileştiren bir nar ağacı büyüdüğü söylenir. Öyküye göre Şirin ölmemiştir ve haberleri duyduğunda yas tutar.
Günbed-i Kavus
Günbed-i Kavus İran’ın kuzeyinde, Gülistan Eyaletinde aynı adı taşıyan şehrin ortasında yer alan bir anıttır. Günbed şehri İran’ın kuzeyinde, Hazar denizi yakınındaki Gürgan kasabasının 93 km. kuzey doğusundadır. Günbed-i Kavus aslında bir prens, şair, alim, general ve sanatçı olan Kavus’un anısına yapılan muhteşem bir anıt mezardır. Kavus çevre bölgeyi 11.yy’ın dönümünde yönetmiş ve sonsuza kadar yaşayacak bir anıt yapmaya karar vermiştir. 55 metrelik kule 1006 yılında Kavus bir suikastçı tarafından öldürülmeden altı yıl önce tamamlanmıştır.
Şeyh Safiyüddin Tekke ve Türbe Yapıtları
Erdebil’deki Şeyh Safiyüddin Tekke ve Türbe Topluluğu 16.yy’ın başlarında inşa edilmiştir, bununla birlikte 18.yy’ın sonlarında yeniden yapılmışlardır. Temel olarak İslam mimarisine dayanak yapılmıştır ve İran kültürüne yönelik farklı bölümlerden oluşur: bir cami, büyük bir kütüphane, bir hastane, bir okul, mozole ve diğerleri. İslam’ın İran’a gelişinden sonra Moğol istilasına kadar Erdebil İran’ın kuzey batısındaki en büyük şehirdi. Bu dönemde şehir ismini Şeyh Safiyüddin (1252-1334)’den alan Safavi Hanedanlığının ilerleyişine kadar üç yüzyıl boyunca harap oldu. Şeyh Safiyüddin Şeyh Zahid Galin’yi izlemiş ancak onun ölümünden sonra kendi yerini inşa ettirmiş ve kendi yolunu çizmiştir. Böylece Erbil’de daha sonra bir türbe olacak bir tekke kurmuştur. Sufi lideri olarak Şey Safiyüddin’in halefi olan Şah İsmail Safavi Hanedanlığının ilk şahıdır ve sufiliği devlet dini olarak ilan etmiştir. Safavi hanedanlığı atalarının türbelerini sanat eserleriyle zenginleştirirken ve dekore ederken hiçbir masraftan kaçınmamışlardır. Türbe dünyanın her yanından gelen hacılar için bir odak ve muhteşem sanat eserleri, işlemeler ve 14.yy ile 18.yy arkeolojisini içeren bir dini yapıt olmuştur.
Şeyh Safi türbesi etrafında inşa edilmiş olan bu tesis XVI-XVII. yüzyıllarda Azerbaycan'da inşa edilmişen önemli mimari eserlerden biridir. Komplek birbirine bağlı avlu etrafında dizilmiş binalardan oluşmaktadır. Komplekste Şeyh Safi türbesinin yanı sıra birkaç mezar, Şah İsmail türbesi, Çinihane adında bir bina, bir cami, hacılar için odalar vb. şeyler yer almaktadır. Şeyh Sefi türbesinin etrafında oluşturulan bu kompleks, Ortadoğu'nun en büyük ziyaret mekanlarından biridir. Tesis, mimarinin yüksek sanatsal özellikleri ile birlikte, kemerden bitki motifleri ve iç dekorasyonu ile olağanüstü bir anıttır. Kompleks duvarındaki çinilerden örnekler vardır. Kompleks Erdebil'in pazar meydanı önünde yer almaktadır. Bu binanın kuzey-batı kısmında, portal üzerinden kompleksinin ilk bölümünü oluşturan büyük bahçeye erişim mümkündür. Külliyenin içindeki muhtemelen en eski Sekiz Bucaklı Camii'dir. Daha sonra Şeyh Safi ve Şah İsmail'in adına anıt mezarlar inşa edildi. XVI-XVII yüzyıllarda, da farklı binalar eklenerek zenginleştirilmiştir.
İsfahan Mescid-i Cuma
İsfahan Mescid-i Cuma İran’ın kalbi, İsfahan’ın kalbinde duran hala en büyük camidir. Cami Mescid’i 771’den 20.yy’ın sonuna kadar alanda süregiden inşaat, ilaveler ve yenilemelerin bir sonucudur; ilk kez 8.yy’da inşa edilmekle birlikte yanıp kül olmuş ve 11.yy’da yeniden inşa edilmiştir ve pek çok kez yeniden modelleme yapılmıştır. Son halinde farklı mimari tarzlarda pek çok odası bulunmaktadır, dolayısıyla cami İran mimarisinin sıkıştırılmış bir tarihini, kültür ve yaşam tarzını temsil eder. Ana değişiklikler iki tuğla kubbeli odaların inşa edildiği Selçuklu hanedanlığı döneminde yapılmıştır. Güney kubbe 1086-87’de Nizamül-Mülk - Melih Şah’ın ünlü bakanı - tarafından mihrabı içine alacak şekilde yapılmıştır ve diğer kubbelerden daha büyüktür. Kuzey kubbe bir yıl sonra Nizamül-Mülk’ün rahibi Tacül-Mülk tarafından inşa edilmiştir. Mekân ihtiyaçları, politik meseleler, dini gelişmelere bağlı olarak Mongollardan, Muzzafferiler, Timuriler ve Safavilerden farklı unsurları birleştirerek ilave ekler ve değişiklikler yapılmıştır. Örneğin Safavi unsuru minarelerin eklenmesi ve seramik işleriyle oldukça dekoratifti.
Pasargad
Büyük Kiros’un (MÖ 559–530) başkenti ve aynı zamanda en son ikame ettiği yer olan Pasargad eski Fars’da bir şehirdi ve bugün bir arkeolojik site ve İran’daki UNESCO Dünya Miraslarından biridir. Büyük Kiros, İran İmparatoru, Kiros Silindiri üzerinde İnsan Haklarının ilk duyurusunu yapmıştır. Kiros’a İnsan haklarına olan saygısı ve yönettiği halkına insanca muamele etmesi nedeniyle büyük imparatorluğunun fatihi olmaktan çok bir hürriyetçi olarak hayranlık duyulur. Aşağıda eski Silindir’den ilettiği mesajının ruhunu modern Türkçe olarak okuyabilirsiniz:
1. İmparatorluğum uluslarının tüm gelenekleri, adetleri ve dinlerine saygılı olacağımı ve valilerimin hiç birinin uluslarımın insanlarını aşağılamasına veya hakaret etmesine izin vermeyeceğimi ilan ederim.
2. Eğer biri bir diğerine zulmederse, eğer bu olursa onun haklarını alacağım ve zulmedeni cezalandıracağım.
3. Bugün tüm dinlerin özgürlüğünü, herkesin kendi dinini seçmede özgür olduğunu, tüm dinlerin yaşanacağını ve başkalarının haklarına tecavüz edilmediği sürece herkesin her işi yapabileceğini ilan ederim
Şuşter Tarihi Su Sistemi
Şuşter Huzistan Eyaleti Ahvaz’dan 92 km kadar uzakta eski bir şehirdir. Sasani döneminde, Karun nehri üzerinde bir ada şehirdi ve yaz başkenti olarak seçildi. Ne var ki bu yaratıcı, dahiyane sanat eseri ve inşaat mühendisliği yapıtı MÖ 5.yy’da Büyük Daryus’a kadar uzanır. Muhtemelen Petra barajı ve tüneli ve aynı zamanda Roma mühendisliğinden etkilenmiştir. Şuşter su sisteminin sadece İranlılar tarafından değil medeniyetlerinin doruğunda Arap-Müslümanlar tarafından da bir Dünya Harikası olarak gösterilmiştir.
Sultaniye
Sultaniye Kubbesi, Sultan Mehmet mezarı, 14.yy’da Mogollarla aynı dönemde inşa edilmiştir. Ana yapı sonraki zamanlarda kötü şekilde harap olmuş ve Şah Abbas yönetiminde yeniden inşa edilmiştir. İran’ın batısında, Zencan Eyaleti’nde Sultaniye şehrinde bulunur. Andre Godarg yapıyla ilgili olarak “Çiniler için üstte ince bir zarla kaplı, göz alıcı derecede büyüm bir kubbedir ve kesinlikle bir çifte kubbedir” demiştir. Arasında boşluk olan çift çatı fikri İran’a özgüdür. Sultaniye kubbesi en eski Farsi çift kubbe uygulaması olarak kabul edilebilir. Bu yapıda, hem tasarım özelliği hem tektonik performans son derece nakışlı yapılar yaratmak için birleştirilmiştir.
Tebriz Tarihi Çarşı Külliyesi
İran’ın geleneksel, ticari ve kültürel sistemini yansıtan Tebriz Tarihi Çarşı Külliyesi İran’ın kuzey batısında Doğu Azerbaycan Eyaleti’nde bulunmaktadır.
İran Bahçeleri
İran’ın farklı bölgelerinden seçilen 9 bahçeyi içine alır: Pasargad’daki Pasargad Fars Bahçesi, İsfahan’daki Şehel Sütunu, Keşan’daki Fin Bahçesi, Şiraz’daki Eram Bahçesi, Mahan’daki Şazdeh Bahçesi, Yezd’deki Dolatabad Bahçesi, Mazenderan’daki Abbasabad Bahçesi, Güney Horosan Eyaleti’ndeki Ekbariye Bahçesi ve Pahlevanpour Bahçesi. İran Bahçelerindeki stil ve gelenek fikri İran topraklarından Hindistan’a hatta daha ötesine kadar pek çok ülkede oldukça yaygındır. İran Bahçelerinin mimarisi büyük ölçüde İran hava şartlarına bağlıdır. Sözgelişi İran’ın kuru sıcağı dekorasyon stilinde suyu çok önemli bir unsur yapar. Ayrıca mimari çoğunlukla yapıların içini ve dışını bir dahili avlu ve etrafı çevreleyen bahçe bağlantısıyla birleştirir. Tasarımcılar sık sık aralarındaki ayrımı açmak için iç ve dış alanlar arasında kubbeli kemerler gibi mimari unsurlar kullanırlar.
Lut Çölü
Lut Çölü İran'ın güneybatısında geniş bir tuz çölüdür. İran iklim olarak Batı Afrika'daki Yeşilburun'dan başlayıp Moğolistan üzerinden Çin'in başkenti Pekin yakınlarına kadar uzanan Afro-Asyatik çöller kuşağının bir paçasıdır. Haritada yama gibi uzunlamasına olarak öplanda duran lekeler (dağ sırasına paralel) güneye doğru 300 kilometre kadar yer kaplayan kurumuş çöl gölleridir. Tropikal bölgelere yakın çöllerde yağışın büyük kısmı dağlık bölgelere düşer. Bu açıdan Lut Çölü canlı barındırmayan bir bölge olarak kabul edilmektedir. İran coğrafyası dağlar tarafından etrafı sarılmış ve drenaj havzaları tarafından bölümlere ayrılmış bir platoyu içermektedir. Lut Çölü 480 km uzunluğu ve 320 km genişliği ile en büyük çöl havzalarından biridir ve aynı zamanda en kurak ve sıcak olanıdır. Bir NASA uydusu İran'daki Lut çölü'nün yüzeyinde 71 °C (159 °F) sıcaklık kaydetmiştir; Dünya üzerinde kaydedilmiş en yüksek sıcaklık. Lut Çölü’nde 2000 yıl öncesinde yöre halkı tarafından elle kazılmış yüzlerce su kuyusu bulunur. Bu kuyuların her biri yaklaşık 50 metre kadar derinlikte ve bir insanın geçebileceği kadar genişliktedir. Kuyunun zemininde akar bir su vardır ve kuyuyu kazanlar bu suyun kaynağına ulaşmak için dar tüneller inşa etmiştir.
Gülistan Sarayı
Gülistan Sarayı, İran’ın başkenti Tahran’ın güneyinde, Erg Meydanı'nın yakınında eski Tahran surlarının sınırları içerisinde Kaçar Hanedanı dönemine ait bir saray. Sarayın inşasına Türk Safevi hanedanından olan I. Tahmasp zamanında başlanmış ve zamanında İran Türk hanedanı Kaçar Hanedanı’nın şahlarının ikametgâhı olarak kullanılmıştır. İran devriminden önceki döneminde resmi törenler ve yabancı heyetlerin üyelerinin ikameti için kullanılan bu saray günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Saraydaki Binalar:
· Şems-ül İmare: Güneş Binası anlamına gelen bu bina Gülistan Sarayı’nın en güzide eserlerinden birisidir. Nasrettin Şah zamanında Tahran’ı yüksekten bakmak için kullanılmıştır. Bu bina hicri kameri takviminin 1282. yılında Nasrettin Şah tarafından yaptırılmıştır.
· Selam Salonu: Günümüzde müze olarak kullanılan bu salon Nasrettin Şah’ın ilk Avrupa gezisinde Avrupa Müzelerinden ilham alıp Tahran’da da bir müze yapılması düşüncesiyle yapılmıştır. Bu salon İran devriminden önce resmi törenler için kullanılmıştır. Bu binada İran’ın en seçkin Ayna işleri ve İranlı ünlü ressam Kemal-ül Mülk’ün en güzel resimleri bulunmaktadır. Avşar Hanedanı’nın kurucusu Nedir Şah’ın Hindistan’dan getirdiği ünlü Taht-i Tavus adlı Taht uzun zaman bu binada bulunuyordu.
· Ayna Salonu: Sarayın en güzel bölümlerinden birisi Ayna Sarayıdır. Bu bölümün en seçkin eserleri Kemal-ül Mülk’ün çizdiği Aynalar ve Nasrettin Şah resimleridir.
· Taht-i Mermer: Bu bina adını 65 parça Mermer Taşından yapılan tahttan almıştır.
· Ebyez Sarayı: Günümüzde etnografya müzesi olarak kullanılan bu bina Nasrettin Şah döneminde yapılmıştır. Nasrettin Şah’ın saltanatının son yıllarında Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit Kaçar Şahı’na değerli hediyeler gönderir ve Nasrettin Şah, Osmanlı Padişahı’nın hediyelerini sergilemek için bu binayı yaptırır.
yazd
İran’ın Yezd kenti Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Dünya Kültürel Miras listesinden yer aldı.